Powered By Blogger

1 Mayıs 2014 Perşembe

ARROW S02E21


Bu sefer Arrow'un yeni bölümüyle ile ilgili incelememizi sizlere daha erken sunuyor olabilmekten dolayı ne kadar mutlu olduğumuzu belirtmek istiyor ve lafı uzatmadan direk bölüm ile ilgili incelememize geçiyorum.
Bildiğimiz gibi bir önceki bölüm Oliver'ın annesinin ölümüyle bitmişti ve bu bölüm de cenaze ile başlıyor. Cenazede en çok dikkat çeken nokta ise Oliver'ın olmayışıydı. Tabii daha sonra Oliver'ın günlerdir ortalarda gözükmediğini öğreniyoruz ve bu durum tabii ki biraz merak ettiriyor. Bizim merak etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok belki ama Diggle ve Felicity'nin var. Oliver'ı bulması için gidip Amanda Waller'dan yardım istiyorlar tamam burada bir sıkıntı yok. Diggle'in Amanda'yı ikna etme şekli ise Slade'in elinde bir Mirakuru ordusu olduğunu söylemesi oluyor, Amanda da hemen işe koyulurum diyor. Buraya kadar herşey güzel ama elinin altında A.R.G.U.S. gibi bir organizasyon var ve süper askerlerden oluşan bir orduyu durdurmak için yapacağın tek şey annesinin ölümü yüzünden perişan olmuş Oliver'ın yerini bulup işleri ona mı bırakmak? Umarım değildir ve önümüzdeki bölümlerde öyle olmadığını görürüz.


Açıkçası bölüm hakkında söylenebilecek çok fazla bir şey yoktu. Oliver-Thea ve Oliver-Laurel ilişkilerine yer verilmiş ve Isabel'ın kostüm giydiğini görüyoruz. Tek ilginç olabilecek nokta ise Thea'nın Starling Şehri'ni terk etmeye karar vermesi. Ona da fazla değinilmemiş zaten pek de gerek yoktu. Hoş olan bir diğer nokta ise yine Flash'a gönderme yapılması. Bir de işin Sebastian Blood kısmı var ki Laurel sayesinde Oliver gerçeği öğreniyor. Laurel'ın burada Sebastian'ın başkan olmasının tek sebebei Moira'nın ölmüş olması olduğunu fark ettim diyerek olayların gelişmesi ise biraz heyecan katıyor. 


Açıkçası bölüm olayların nasıl gelişeceğine dair köprü olması için yapılmış. Nitekim ada sahnelerinde de sadece Oliver ve arkadaşlarının bir denizaltıyı çalıştırmaya çalıştıkları gösterilmiş. Bölümün sonlarına doğru ise Oliver'ın planının 'Mirakuru' ordusunu durdurmak için onları bina patlatarak gömmeyi olduğunu öğreniyoruz fakat o da işe yaramıyor. 


Bölümde en çok hoşuma giden kısım ise Laurel'ın ben de yardım edebilirim niye ben gelmiyorum da onlar gidiyor diye serzenişine Oliver'ın bu üçümüz ile başladı ve başladığı yere dönme vakti de geldi demesiydi. Son zamanlarda dizide çok fazla karakter ve kahraman görmeye başlamıştık ki bu iyi bir şey yani ona şikayetimiz yok ama sanırım yapımcılar bize biraz nostalji yaşatmaya karar vermiş. Umarız böyle ufak tefek nostaljiler olmaya devam eder.


Geçen haftaki bölümün heyecanından sonra bu bölüm biraz yavan geldi fakat yine de önümüzdeki bölümlerin gerçek anlamda heyecan içereceklerinin de işaretini vermeyi başardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder